Ödem, dokularda sıvı birikmesi sonucu etkilenen doku veya dokuların şişmesidir. Ödem, dokularda fazla sıvının sıkışmasından kaynaklı olarak ortaya çıkar ve en çok el, ayak, ayak bilekleri ve bacaklarda görülen şişlikleri tanımlamak için kullanılır. Ödemin pek çok nedene bağlı olabileceğini söyleyen Nev Sağlık Grubu Kardiyoloji bölümünden Doç. Dr. Hüseyin Göksülük, ödeme karşı önerilerde bulundu.
Ödem, hemen herkesin hayatının
bir döneminde karşılaştığı bir sorun diyen Doç.
Dr. Hüseyin Göksülük ödemin tanısı ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Dr. Göksülük, “ Vücudumuzda normal şartlarda
alınan ve atılan sıvı miktarı arasında bir denge vardır. Dolaşım sistemimiz (kalp
ve damar sistemi) ile dokuların ihtiyacı olan oksijen ve besin ögeleri,
damarlar ile ilgili dokulara aktarılır ve besin ögeleri kullanıldıktan sonra
tekrar kan damarları aracılığıyla kalbe geri döner. Bu sıvı ve besin
döngüsünde, hareketsizlik, iklimsel faktörler, ilaç kullanımı, ısı gibi çeşitli
durumlarda ise dengesizlik yaşanabilir ve vücutta ödem (sıvı tutulumu) oluşur. Uzun
süreli oturma veya ayakta kalma, aşırı tuz tüketimi, adet döngüsü, kalp, böbrek,
karaciğer hastalıkları ve bazı ilaçlar yan etkisi olarak ödem oluşabilir” dedi.
Göksülük," Ödem olan hastada, göz kapakları, eller ve
ayaklarda şişme, ağırlık artışı, yüksek kan basıncı en sık görülen
belirtilerdir. Altta yatan çok ciddi bir hastalığın sonucu olabilir, bu nedenle
iyi gözlemlemek ve gerektiğinde doktora başvurmak gerekir" şeklinde açıklamalarda bulundu.
Doç. Dr. Hüseyin Göksülük, “ Ödemin önlenemez bir durum olmadığını, bazen
basit yaşam şekli değişiklikleriyle ödemin azaltılabileceğine dikkat çekti. Yeterli
miktarda su tüketilmesi, tuz alımının azaltılması, tüketilen besinlere dikkat
edilmelidir. Salamura ve turşu gibi tuzlu yiyecekler, alkol, kola, kafein,
çikolata, şeker, soya sosu, aşırı protein ve süt ürünleri tüketimi, meyankökü
içeren besinler vücudun sıvı tutulumunu arttıran besinlerdir. Obezite pek çok
mekanizma ile vücuttaki sıvı dengesinin bozulmasına neden olur. Düzenli egzersiz,
fiziksel aktivite dolaşım sistemi için uyarıcıdır ve ödemi azaltır. Otururken
veya yatarken ayakları yukarıda tutmak, bazı hastalıklarda önerilen kompresyon
çorapları, bacaklardaki ödemi azaltmaya yardımcı olabilir” dedi.
“Kalp hastalıklarına dikkat edilmeli”
Göksülük, "Özellikle bacaklarda olan
şişme (ödem) kalp, böbrek ya da karaciğer hastalıklarının belirtisi olabilir. Geçmeyen,
uzun süre devam eden ödemlerde doktora mutlaka başvurmak gerekir. Kalp
hastalığına bağlı ödem kalbin hem kasılma hem de gevşeme fonksiyonunda bozukluk
olursa ortaya çıkabilir (Sistolik ve diyastolik kalp yetmezliği). Bu durumda
ödem sıklıkla bacaklarda görülür ve nadiren yüz ve kolları tutar. By-pass
ameliyatı sonrası da damar alınan bacakta ödem oluşabilir. Tansiyon tedavisinde
kullanılan bazı ilaçlar ayak ve ayak bileğinde ödeme neden olabilirler. Bu
durumda mutlaka doktorunuza başvurmanız gerekir. Bacakta şişlik toplardamar
tıkanıklığı ve/veya yetersizliği nedeniyle de olabilir. Guatr ve bazı metabolik
hastalıklarda yaygın ödeme sebep olabilir" diyerek açıklamalarda bulundu.